Askeri Tıbbiye Tarihi

ASKERİ TIBBİYE TARİHİ

Askeri Tıbbiye, ilk olarak “Tıbhane-i Amire” ismiyle II. Mahmut döneminde, Hekim­başı Mustafa Behçet Efendi’nin (1774-1834) çabaları sayesinde 14 Mart 1827 tarihinde, İstanbul’un Beyazıt’a yakın semtlerinden Vezneciler’deki Tulumbacıbaşı Konağı’nda ku­ruldu. Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi okula nazır oldu. Daha sonra bu okul Topkapı Sarayı’ndaki Otlukçu Kışlası’na taşındı. Orduya cerrah yetiştirmek için 9 Ocak 1832’de ise Cerrahhane-i Mamure kuruldu.

1839 yılında Tıphane ve Cerrahhane birleştirilerek, şimdiki Galatasaray Lisesi’nin bulunduğu yerdeki eski Enderun Mektebi’nin binasına taşındı. Bina yeniden inşa edil­di ve adı “Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane” olarak değiştirildi. “Adli” kelimesi o zamanlar Adli mahlasıyla şiirler yazan padişah II. Mahmut’a atfen verildi. Şahane kelimesi ise imparotorluk anlamına geliyordu. Galatasaray Tıbbiyesinin başına Viyanalı genç hoca Dr. Charles Ambroise (Karl Ambros) Bernard (1808-1844) getirildi. Bu okul 17 Şubat 1839 günü törenle açıldı ve 11 Mart 1839 günü yapılan ikinci bir törenle eğitime başladı. 14 Mayıs 1839 günü II. Mahmut okulu ziyaret etti. Fransızca eğitim yüzünden hekim yetiştirme yönünden ve eğitim açısından sıkıntılar oldu. Eğitim süresi 7 yıl idi. 1840 yılında daha sonra Sağlık Bakanlığı’na dö­nüşecek Meclis-i Umur-ı Tıbbiye kuruldu. 1841 yılında Fakültede poliklinik açıldı. Bu sırada eğitim Fransızca yapılıyordu ve okulda okuyanlar daha çok Müslüman olmayan gençlerdi. Bu okul kırk senede sadece üç yüz hekim yetiştirdiğinden memlekette hekim sıkıntısı devam etti.

1848 yılında Galatasaray Tıbbiyesinin binası yandığı için Haliç kıyısındaki Humba­rahane Kışlası’na taşınıldı ve yanan bina onarıldıktan sonra tekrar Galatasaray’a gelindi. 1865’de Humbarahane Kışlasında kolera salgını çıktığı için Tıp Mektebi Hasköy’deki Ger­geroğlu Konağına yerleşti. Salgın sona erince okul 1866’da Sirkeci’deki Demirkapı veya Gülhane Kışlası’na (Taşkışla) taşındı. Bu kışla dikdörtgen şeklinde yapıldı ve ön cephesi üç, diğer iki cephesi iki katlı, büyük, eski bir binaydı. Ortasında bir iç bahçesi vardı.

Askeri Tıbbiye’de eğitim dili Fransızca olduğu için Türk öğrenci sayısı giderek azaldı. Okula alınan öğrencilerin üçte biri gayrimüslim çocuğuydu. 1855’de 7 hekim, 1856’da 9 hekim mezun oldu; bunlardan sadece biri Türk’tü. Bu sırada Türkçe eğitime yabancı hocalar karşı çıkıyordu.

Türk doktorlar Cemiyet-i İlmiyye-i Tıbbiye adında bir cemiyet kurarak Türkçe eğitim için mücadele etmeye başladı. Bu mücadele başarıya ulaştı ve sivil hekim yetiştirmek için 1 Mart 1867’de Askeri Tıbbiyenin bir köşesinde “Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye-i Şahane” (Sivil Tıbbiye) kuruldu ve bu okulda Türkçe eğitim yapıl­maya başlandı. Okulu cazip hale getirmek için Binbaşı rütbesine denk gelen rütbe-i salise ve 1000 kuruş maaşla memleket tabibi olarak atanma ve askerlikten muaf olma imtiyazı verildi. Buna rağmen 1868 Şubat ayında 50 öğrencilik kontenjana 38 öğrenci başvurdu. Sivil Tıbbiyenin ilk Müdürü Kırımlı Aziz İdris Bey (1840-1878) olup şimdi Kızılay’ın kullandığı amblemi çizen kişiydi. Kızılay (o zamanki adıyla Hilal-i Ahmer) ise Türkiye’ye yerleştikten sonra müslüman olan ve Dr. Abdullah Bey adını alan Macar Karl Edward Hammerschmidt’in girişimiyle 1877’de kuruldu.

Sivil Tıp Okulu açılınca Askeri Tıbbiyedeki öğrenciler 1869 yılından itibaren askeri kimlik kazandı ve kılıç kuşandı. Sivil Tıbbiye önce Askeri Tıbbiye içinde iken öğrenci sayısı artıp 200’ü bulunca 1874’de eskiden hastane olarak kullanılan Ahırkapı’daki bir bi­naya, sonra da 1894 yılında Kadırga Meydanı’ndaki Menemenli Mustafa Paşa Konağı’na taşındı ve Haydarpaşa’ya gidinceye kadar burada faaliyet gösterdi. Okul önceleri Askeri Tıbbiye’ye bağlıyken sonradan Maarif Nazırlığına bağlandı. Yeni mezun olanların tayi­ni Cemiyet-i Tıbbiye-i Mülkiye tarafından yapıldı. 1874 yılında 13 kişi mezun oldu. 1888’de bu sayı 32’ye çıktı.

Askeri Tıbbiye, 1876-1903 yıllarında eski Gülhane Kışlası’nın olduğu yerde, Demir­kapı’daki binasında, 1903 yılında ise binaların yetersizliği ve eskimesi yüzünden askeri mektepler nazırı Zeki Paşa sayesinde Anadolu yakasındaki Selimiye Kışlası’nın yanına, şimdiki Haydarpaşa’daki Marmara Üniversitesi’nin olduğu binaya (şimdilerde Sağlık bakanlığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi) taşındı. 1895’de yapı­mına başlanıp 1900’te bitmesine rağmen donanım eksikliği yüzünden ancak 1903’te hiz­mete açıldı. Askeri Tıbbiye İdadisi de Kuleli’den bu binaya taşındı. Bu bina, o zamanlar Abdülhamit’in doktorluğunu yapan operatör Dr. Cemil (Topuzlu) (1868-1958) Paşa’nın girişimleri sayesinde yapıldı. Almanya’dan gelen Profesör Dr. Rieder (1861-1913), bina­nın karşısına günümüzde Haydarpaşa Numune Hastanesi olarak hizmet veren yataklı klinikleri yaptırdı. Bu klinikleri yaptırırken 1902 yılında inşaattan düştü ve topal oldu. Sakat kalmasına rağmen Rieder Paşa koltuk değneğiyle hem Gülhane’deki vazifesine de­vam etti hem de bu inşaatları yaptırdı.

Haydarpaşa Tıp Mektebi 6 Kasım 1903’te bir törenle açıldı, ancak o sıralarda ya­şanan bazı olaylar nedeniyle Dr. Rieder açılışa davet edilmedi. Rieder Paşa’yı kıskanan diğer hocalar onun sakatlığını bahane ettiler ve sonunda Rieder Paşa bu baskılara daya­namayarak 1904 yazında Almanya’ya döndü ve 1913 yılında vefat edene kadar Bonn Üniversitesi’nde görevine devam etti.

Profesör Rieder, Almanya’ya dönüşünde “Für die Türkei” isimli bir kitap yayınladı ve bu kitabında şöyle demişti: “Türkiye’deki inkılap ve ıslahatın yabancılardan beklenmesi bir hatadır. Türkler kendi kendilerini düzeltmek mecburiyetindedir ve düzelteceklerdir.” Rieder Paşa bu kitabında çektiği zorlukları anlattı ve Milli Savunma Bakanlığına bir iş için verdiği 2202 tekliften sadece 19’una uygun diye cevap aldığını belirtti.

Bugünkü Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin olduğu yerdeki kliniklerde (o zamanlar “Seririyat Pavyonları” denirdi) sağ taraftaki pavyonun alt katında Dr. Aleksandr Zoeros (Çalikis) Paşa’nın (1844-1917) dahiliye, üst katında Dr. Esat Paşa’nın göz, soldaki pavyo­nun alt katında Dr. Celal Muhtar (1866-1947) Hoca’nın cildiye, üst katında Dr. Besim Ömer Paşa’nın (1862-1940) doğum kliniği ve üçüncü pavyonda da Dr. Cemil (Topuzlu) Paşa’nın hariciye kliniği ve ameliyathanesi vardı.

1908 yılında Meşrutiyet ilan edildiğinde Askeri Tıbbiyenin kadrosu oldukça genişle­mişken, Sivil Tıbbiye’de hoca ve para sıkıntısı vardı. Meşrutiyet ilanından sonra 21 Kasım 1908’de sivil tıbbiyenin adı değiştirilerek Fakülte olarak eğitime başladı. Reisi (dekanı) Cemil Topuzlu Paşa (1868-1958) oldu. 14 Eylül 1909’da Sivil ve Askeri Tıbbiye birleşti ve Darülfünun’a bağlanarak “Darülfünun-i Osmanî Tıp Fakültesi” adını aldı. Böyle“Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane” fiilen kapatıldı ancak aynı geleneği devam ettiren ve askeri öğrencilerin kalması ve eğitimi için Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye okulu da bu arada ku­ruldu. Bu okulun eğitimi Tıp Fakültesi’ne ve idaresi Harbiye Nezareti’ne bağlıydı. Okulda albay rütbesinde hekim olan bir müdür, müdür muavini, dâhiliye müdürü ve müzakereci hekim subaylar vardı. Bu okula her yıl 60 öğrenci alınırdı. Alınan öğrencilere bir numara verilerek Tıp Fakültesi’ne bildirilirdi. Bu öğrenciler Tıp Fakültesi’nde sivil öğrencilerle birlikte eğitim görürlerdi. Fakülte birleşmiş ancak askeri öğrenciler için yurt kurulması yerine bu defa Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye kurulmuştu. Bu model Fransa Lyon’daki Askeri Tıp Okulu’nun yönetmeliğinde değişiklik yapılarak uygulanması şek­linde oldu. Müderris Dr. İsmail Derviş (1873-1932, Veladiye uzmanı) Bey tarafından Lyon Askeri Tıbbiye Mektebi Nizamnamesi tercüme edilerek buraya uyarlandı. Lyon Askeri Tıp Okulundaki öğrenciler gündüzleri sivil öğrenciler gibi Lyon Tıp Fakültesine devam ediyor, okul saatleri dışında yaşantıları Lyon Askeri Tıp Okulunda geçiyordu. Bu model Haydarpaşa Tıp Fakültesi’nde de uygulandı ve Haydarpaşa Tıp Fakültesi bün­yesinde Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye idaresi kuruldu. İlk müdürü Dr. Ali Galip Bey’di. Askeri ve sivil tıp fakültesi öğrencileri dersleri bir arada devam ediyorlardı.

Askeri ve Sivil Tıbbiyeler birleştirilirken bazı hocalar tasfiye edildi. Bu tasfiyede 150 öğretim üyesi kadro dışı kaldı. 1909’da ki bu tasfiyeyi 1933 Üniversite reformundaki tasfiye takip etti ve bu defa 157 hoca işinden oldu. 1909’da gerçekleştirilen tasfiye (Ten­sik) Komisyonunda Dr. Süleyman Numan, Dr. Kadri Raşit (Anday) ve Selanik Belediye Hastanesi Sertabibi Dr. Rıfat İnsel (1859-1953) yer aldı. Meşrutiyetle birlikte rütbeler­de de indirim yapıldı. Besim Ömer (Akalın), Celal Nuri, Ziya Nuri (Birgi), Asaf Derviş (Bükey) (1868-1928) ve Esad Paşaların rütbesi bir günde Kaymakamlık’a yani yarbaylığa indirildi. Ancak halk gene bu hocaları Paşa diye anmıştı. Birinci Dünya Savaşı’nda Kadri Raşit Anday, “Yüzbaşı Kadri Raşit Anday Paşa” ismiyle vazife görmüştü.

Yeni fakültede asker ve sivil Tıbbiyeliler birlikte eğitim görüyordu. Beş yıl teorik, bir yıl klinik eğitimi vardı. Askeri Tıbbiyeliler binanın Kadıköy tarafındaki bölümünde yatıyor ve dersleri sivil talebelerle birlikte binanın diğer bölümlerindeki sınıflarda görü­yorlardı. Askeri öğrencilerin her sınıfı için bir dâhiliye tabibi ve onlara bağlı iki mülazım ve derslere katılan müzakereci subaylar vardı. Askeri Tıp öğrencileri Tıp fakültesindeki derslerden başka binicilik, askeri talim, beden eğitimi ve Fransızca okuyorlardı.

Askeri doktorlar, Demirkapı’daki Tıbbiye’den mezun olduktan sonra 1870 yılında faaliyete geçen Haydarpaşa Askeri Hastanesi’ndeki “Haydarpaşa Tatbikat-ı Tıbbiye-i As­keriye Mektebi” ismiyle açılan uygulama okulunda bir yıl süreyle staj görüyordu. Dersler sadece dâhiliye, hariciye ve göz hastalıklarıyla ilgiliydi; askeri hekimlikle ilgili ise hiçbir ders yoktu. Türk-Rus Harbi’nde ordunun sağlık durumunun son derece kötü olması ve salgın hastalıkların ortaya çıkması bu okulun yetersizliğini gösterdi ve okul kapatıldı. Arkasından 1898 yılında Bonn Üniversitesi’nden Prof. Dr. Robert Rieder ve Hamburg Eppendorf Tıp Fakültesinden Dr. George Deycke gelerek Gülhane Seririyat Hastanesi ve Tatbikat Okulu açılması için çalışmalara başlandı. Gülhane 1898’de açılınca da askeri doktorlar Haydarpaşa Hastanesi yerine Gülhane’ye staja gitmeye başladı. Önceleri iki yıl olan bu staj süresi 1883 yılında bir yıla indirildi.

1898 yılında, Askeri Tıbbiye’ye müdür olarak atanan Prof. Rieder Paşa askeri doktor­lar için yeni bir staj hastanesi yapmaya karar verdi. Bu amaçla Topkapı Sarayı bahçesinde bulunan eski Gülhane Askeri Rüştiye Mektebi dört ay içinde yenilenerek 150 yataklı güzel bir hastaneye dönüştürüldü. Almanya’daki Hamburg Eppendorf Tıp Fakültesi has­tanesi model alınarak yapıldı. Bu hastane, padişahın doğum gününe rast gelen 30 Aralık 1898’de “Gülhane Askeri Tatbikat Mektebi ve Seririyat Hastanesi” adıyla açıldı. Gülha­ne Seririyat Hastanesi Askeri Tıbbiye’ye bağlıydı. Profesör Rieder Gülhane Hastanesi’nin 1898-1904 yılları arasında başkanı oldu. Yardımcılarıysa Dr. George Deycke (Dayke) (1865-1938) ile Akliye ve Asabiye Kliniği’nin Türkiye’deki ilk kurucusu ve uzun yıl­lar Almanya’da kalmış olan Profesör Dr. Raşit Tahsin (Tuğsavul) Bey’di (1870-1936). Gülhane’nin kuruluşunda emeği geçen Raşit Tahsin Hoca (1870-1936) hem kliniğin idareciliğini üstlendi hem de Alman profesörlere idari ve ilmi işlerde yardımcılık ve ter­cümanlık yaptı. Bu tarihte müdür ve baştabip Prof. Dr. Rieder Paşa, Cerrahi kliniğinde Prof. Dr. Julius Wieting Paşa (1868-1922), Kadın Doğum kliniğinde Prof. Asaf Derviş (1868-1928), KBB’de Dr. Ziya Nuri (Birgi), Ortopedi’de Hoffman, İç Hastalıklarında Dr. Süleyman Numan, Anatomi Patoloji Dr. Deyke Paşa, Cilt hastalıklarında Dr. Eşref Ruşen (1865-1919), Sinir hastalıklarında Dr. Raşit Tahsin görev yapmaktaydı. Daha sonra kurulan Fizik tedavi kliniğine Dr. Şemsettin Ateş (1875-1940) Bey atandı.

Ülkemizde ve Gülhane’de 13 Kasım 1908’de ilk defa tıbbi toplantılar “Gülhane Mü­samereyi Tıbbiyesi” adıyla Dr. Wieting Paşa tarafından yapılmaya başlandı. Bu “Gülhane Müsamereleri” daha sonra ülkemizdeki bilimsel toplantıların ilk çekirdeğini oluşturmuş oldu. İlk önceleri Perşembe günleri 15 günde bir yapılan bu toplantılar 1950 yılından itibaren Cumartesi günleri saat 11.00’de yapılmaya başlandı. İstanbul’da 16 Şubat 1909 tarihinde Dr. Şükrü Kamil Talimcioğlu (1870-1946) tarafından yayınlanmaya başlanan “Tababet-i Hazira” dergisinde Gülhane Tıbbi müsamereleri ve dersleri basılırdı.

Gülhane’nin kuruluşuyla birlikte asker hekimliği ve harp cerrahisi gelişmeye başladı. 1894 yılında Almanya’ya gönderilen askeri tabipler döndüklerinde Gülhane Tatbikat Hastanesi’nde hoca oldu ve Gülhane daha güçlü bir kadroyla yoluna devam etti. Gülha­ne Tatbikat Hastanesi ilk açıldığında Askeri Tıbbiyeyi tabip asteğmen rütbesiyle bitiren askeri doktorlar kıtalara gitmeden önce bir yıl süreyle burada staj yapıyorlardı ve bu staj sonunda rütbeleri Teğmen oluyordu. Ancak daha sonraları tabip yüzbaşı olarak mezun olmaya başladılar. Gülhane, Fransızlar tarafından işgal edildiğinde, 1918 Aralık’ında üç gün içinde Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’ne taşındı. 23 Ağustos 1923’te Gülhane’nin adı “Gülhane Askeri Tıp Encümeni-i Âlisi” oldu ve 2 Ekim 1923’te eski binasının bulun­duğu Sarayburnu’na geri taşındı. 1928’de Haydarpaşa Tıp Fakültesi’nde okuyan Askeri Tıbbiyelilerin daha iyi yetişmesi için Haydarpaşa Askeri Hastanesi uygulama hastanesi olarak Tıp Fakültesi’ne bağlandı ve oradaki servis şefleri de hasta başında öğrencilere eği­tim verdi. 1932 yılında nedense bu yararlı uygulamadan vazgeçildi.

1933 Üniversite Reformu’ndan sonra Tıbbiye Avrupa tarafına taşındı. Askeri Tıbbiye öğrencileri ise bu kez Beyazıt’ta üniversite giriş kapısının yanındaki sarı binada kalmaya başladı. Daha sonra Askeri Tıbbiye öğrencileri Kadırga’daki eski kışlada oluşturulan As­keri Tıbbiye Yurdu’nda kalmaya başladı.

Gülhane daha sonra, 21 Temmuz 1941’de, göz kliniği Profesörü Albay Niyazi İsmet’in (sonra general) yönetiminde Ankara Cebeci’deki Mevki Askeri Hastanesi’ne ta­şındı ve adı “Askeri Doktor Mektebi ve Kliniği” oldu. Cebeci’ye taşınınca Genelkurmay tarafından bu hastanenin adından Gülhane ismi kaldırıldı. Prof. Dr. General Abdülkadir Noyan bunun üzerine Mareşal Fevzi Çakmak ile görüşerek 1898 yılından beri bu kuru­mun yayınlarını “Gülhane” adıyla yaptığını ve bu isimle tanındığını, bu isim değişirse Gülhane’nin tıp şöhretini kaybedeceğini anlattı. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak “– oğlum, bunu bana anlatmadılar” diyerek “Gülhane” isminin devam etmesini kabul etti. 1947 yılında Gülhane’nin adı “Gülhane Askeri Tıp Akademisi” olarak değişti. Gülhane, 1953 yılında binalarını Ankara Tıp Fakültesi’ne devretti ve bazı cerrahi klinikleri şimdiki Dışkapı Mevki Askeri Hastanesi’nde kalmak üzere, şimdiki Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın eski binasına (o zamanki yedek subay okulu) taşın­dı. Gülhane, Etlik’te hizmet verdiği binaya ise 28 Ekim 1971’de taşındı. 1909 yılında kapatılmış olan Askeri Tıp Fakültesi GATA’ya bağlı olarak 7 Kasım 1980 günü, yani yetmiş bir yıl sonra tekrar açıldı. 1981 yılında ise sivil tıp fakültelerinde askeriye adına okuyan tüm tıp fakültesi öğrencileri (6. Sınıfta okuyanlar hariç) Askeri Tıp Fakültesi’ne nakledildi ve ilk mezunlarını 30 Haziran 1982’de verdi. Haydarpaşa Askeri hastanesi de 1 Ekim 1985 tarihinde GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi oldu.

Prof.Dr.Metin ÖZATA

 

Gizlilik Ayarları

Web sitemizi ziyaret ettiğinizde, tarayıcınız üzerinden belirli hizmetlerden, genellikle çerez şeklinde bilgi depolayabilir. Burada Gizlilik tercihlerinizi değiştirebilirsiniz. Bazı çerez türlerini engellemenin web sitemizdeki ve sunduğumuz hizmetlerdeki deneyiminizi olumsuz etkileyebileceğini belirtmek isteriz.

Google Analytics etkin, devre dışı bırakmak için tıklayın.
Google yazı tipler etkin, devre dışı bırakmak için tıklayın.
Google haritalar etkin, devre dışı bırakmak için tıklayın.
Video yerleştirme kodları etkin, devre dışı bırakmak için tıklayın.
Gizlilik Politikası
ÇEREZ KULLANIMI
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Tarayıcınızdan Cookie ayarlarınızı değiştirmediğiniz sürece bu Site'de çerez kullanımını kabul ettiğinizi varsayacağız. Çerez, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Gizlilik Ayarları butonunu kullanarak gizlilik ayarlarını değiştirebilirsiniz. Ancak bu ayarlardan sonra sitemizin düzgün görüntülenemeyeceğini belirtmek isteriz.
Nasıl Yardımcı Olabilirim?
1
error: Bu Site korunmaktadır !!